TÜİK’in yaptığı açıklamaya göre, 2020 yılında Türkiye ekonomisi %1.8 büyüdü.
Korona salgınının tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir yılda bu büyüme oranı Türkiye’yi %6 büyüyen Çin’den sonra dünya ikinciliğine yerleştirdi. Birçok ülkenin negatif büyüme gösterdiği zor bir yılda verilen büyüme rakamı ile sevinenler bizlerden de aynı tepkiyi bekliyor. Bu büyüme sürdürülebilir olsaydı biz de sevinirdik. Oysa durum böyle değil.
Bu büyüme, uygulanan yanlış ekonomi politikalarıyla 128 milyar doların çarçur edilmesiyle; gelir desteği ile değil de kredi genişlemesiyle, yani borçlandırmayı kolaylaştırmak için düşük tutulan faizlerle sağlanabildi. Nitekim rezervler tükenince bu sefer TL aşırı değer kaybetti ve bunu önlemek için faizler rekor düzeyde yükseltildi. Yılın son çeyreğinde yaşananların etkisi daha istatistiklere yansımadı. Hükümet, 2020’yi pozitif büyümeyle kapatırken 2021’i feda ediyor.
Bu hormonlu büyümenin kimlere, toplumun hangi kesimlerine yaradığını tüm çıplaklığıyla görüyor; sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
NELER BÜYÜDÜ?
– Büyümenin, dar gelirlilerin sofrasındaki ekmeği büyütmediği açık, çünkü bu kesimin sadece kredi borçları büyüdü.
– TÜİK’in inandırıcılığını çoktan yitirmiş makyajlı verilerine göre bile işsizlik rakamları rekor oranda büyüdü.
– Otoyol, köprü, havalimanı, şehir hastanesi gibi gelir garantili projelerin müteahhitlerinin gelirleri büyüdü. Yap-İşlet-Devret projeleri için ayrılan bütçe 2020’de 20 milyar liraya çıkarak, büyüdü.
– Bankaların karları büyüdü. Bankacılık sektörünün kârı, 2020’de 59 milyar 973 milyon liraya yükselerek bir önceki yıla kıyasla %22.3 büyüdü.
– 68 ilde 766 yeni maden sahası için ihale süreci başladı. Ekolojik yıkımın giderek derinleşmesine neden olan madencilik faaliyetleri için maden şirketlerine verilen imtiyazlar büyüdü.
– 20 kömür, 15 doğalgaz santraline toplam 1.5 milyar liralık teşvik ödendi. Kömürlü termik santrallere verilen teşvikler büyüdü.
– 2020 yılında 23 yeni cezaevi açıldı. Yeni hapishane yatırımları büyüdü.
– Araştırma sonuçlarına göre en zengin yüzde 20’lik kesimin toplam gelirden aldığı pay yüzde 2 büyüyüp yüzde 48’e çıktı, en yoksul yüzde 20’lik kesimin aldığı pay ise yüzde 14 azalarak toplam gelirin yüzde 6’sına düştü. En zengin ve en fakir %20’lik kesim arasındaki fark pandemi öncesinde 7.3 kat iken, pandemi sonrasında 8.6 kata çıktı. Gelir dağılımında yoksul kesimlerle zenginler arasındaki uçurum büyüdü.