Enes Kara’nın acısını derinden paylaşıyoruz. Neşesi, tebessümü, yaşama sevinci, bugünü ve geleceği çalınan ülkemizde, bir gencin daha yaşamdan vazgeçecek ölçüde umutsuzluğa düşmesine tahammülümüz yok.
Bir tarikat yurdunda bir ay önce öldürülen Mehmet Sami Tuğrul’un acısı ve şoku henüz tazeyken Enes Kara’nın yaşamını sonlandırdığını üzüntüyle öğrendik. Enes’in ardında bıraktıklarından hayatını istediği şekilde sürdürememenin ve gördüğü baskının bir gencin sırtında nasıl bir yüke dönüşebildiğini bir kez daha gördük. Neşesi, tebessümü, yaşama sevinci, bugünü ve geleceği çalınan ülkemizde, bir gencin daha yaşamdan vazgeçecek ölçüde umutsuzluğa düşmesine tahammülümüz yok.
Hukuku ayaklar altına alıp insanları, özellikle gençleri toplumsal baskı yaratarak belirli kalıplara sokmaya çalışmak ülkeyi koskoca bir açık hava hapishanesine çevirmektir. Türkiye’de yaşayan her insanın; yaşamını istediği şekilde sürdürebilmesi için gereken asgari imkânların sağlanmasının tercih değil, anayasal zorunluluk olduğunun farkındayız. Bu zorunluluğun farkında olmasına rağmen kendisinden olmayan herkese düşmanlıkla yaklaşan iktidar, kayıplarımızın failidir.