Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği son hak ihlali ve derhal tahliye kararı, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerliliği ve demokrasinin geleceği açısından tarihsel önemde bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Karar, yargı süreçlerinin iktidarın siyasi çıkarları doğrultusunda birer araç olarak kullanıldığı, bunun da Türkiye’de “çoğulculuğu boğduğu” ve “demokratik tartışma özgürlüğünün alanını daralttığı” tespitlerine yer verip, Türkiye’nin Anayasa’nın ikinci maddesinde yer alan “insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devleti” olma niteliğini yitirmiş olduğunu tartışmasız bir hukuki olgu olarak kayda geçiriyor.
Kararı AİHM’in büyük dairesi verdi. Dolayısıyla başka temyiz aşamasının varlığından söz etmek yani kararın uygulamasının o veya bu şekilde ötelenebileceğini düşünmek mümkün değil. Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince, kesinleşmiş AİHM kararları Türkiye’deki tüm kişi ve kurumları için bağlayıcıdır. Uzun süredir askıya alınmış durumdaki hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve güçler ayrılığı gibi ilkelere yeniden işlerlik kazandırmak Yeşiller olarak hedeflerimizden.
Türkiye’nin hakettiği çoğulcu, demokratik düzene kavuşmasını sağlamak biz Yeşiller’in siyasi sorumluluk anlayışımız gereği kendimize koyduğumuz öncelikli amaçlarımız arasındaydı ve hala da öyle. Ancak bu kararla birlikte, demokratikleşme doğrultusunda siyaset üretmek bir sorumluluğun ötesinde, anayasal bir yükümlülük ve görev niteliği de kazandı.
Yeşiller Partisi olarak bu anayasal görev bilinciyle başta küçüklü büyüklü tüm siyasi partiler olmak üzere kişi, kurum ve kuruluşları ülkenin Anayasa’nın ikinci maddesinde belirlenen niteliklere sadece kağıt üzerinde değil, gerçekten kavuşması için ortak bir demokratikleşme zemininde buluşmaya davet ediyoruz.
Ve iktidarı Anayasa’nın hükümleri çerçevesinde, AİHM kararlarını eksiksiz olarak uygulamaya davet ediyor, aksi bir tavrın kendi anayasamıza aykırılık içereceği konusunda uyarıyoruz.