Pz15122019

Son güncellemeÇrş, 12 Ara 2012 2pm

Ekonomi

Ekonomi

Yeşiller Partisi'nin ekonomi politikası hakkında 6 Temmuz 2010 tarihli Büyük Kongre'de kabul edilen karar aşağıda bulunabilir:

Çifte krize karşı Yeni Bir Düzen, Yeşil Bir Düzen!

YEŞİLLER PARTİSİ BÜYÜK KONGRE KARARI - 6 HAZİRAN 2010

Son açıklanan verilerde iÅŸsizliÄŸin ülke genelinde %14,4 (3,5 milyon kiÅŸi), kentlerde ise %16,3’e  ulaÅŸtığını öğreniyoruz. Genç kesimde daha da vahim boyutlara ulaÅŸan iÅŸsizlikle mücadele YeÅŸiller Partisi’nin ekonomik anlamda en öncelikli konusudur. Türkiye’de üretim artarken iÅŸsizliÄŸin düşmüyor aksine artıyor olması manidardır ve hükümetin izlediÄŸi ekonomi politikalarıyla birebir alakalıdır. Vergi toplayıp gelirlerini arttıramayan devlet,  giderlerini kısarak, bunu da yasal bir kılıfa sokarak bütçeyi dengelemeyi seçiyor. Tüm dünya son krizle devleti yeniden keÅŸfederken AKP hükümetinin devletin ekonomiye müdahale ÅŸansını bilerek ve isteyerek ortadan kaldırıp, “Mali Kural” gibi bütçeyi güya disiplin altına alma çabalarının anti-demokratik olduÄŸu kadar krizlerden en önce ve en derinden etkilenen yoksul halk kesimlerinin hayatını daha da zorlaÅŸtıracağı açıktır. Maliye politikalarının vergileri ve devlet harcamalarını bütçe açığını belli bir düzeyde tutacak ÅŸekilde belirlenmesi kabul edilemez. Bir kural aranıyorsa onun ne olduÄŸu bellidir: İşsizliÄŸi, yoksulluk sınırı altında yaÅŸayan nüfusun toplam içindeki oranını an aza indirmek.

Kamu harcamaları, belediye hizmetleri özel sektör mantığı içinde ele alınamaz. AKP hükümeti, tersine, bununla övünç duymaktadır.  EÄŸitim ve saÄŸlık gibi özel sektör mantığı içersine terk edilemeyecek bu iki önemli alanı yandaÅŸlarını zenginleÅŸtirmenin bir yolu olarak görmekte, kamu yatırımlarını her geçen yıl düşürmektedir.  Yine, özellikle büyük metropol belediyelerinin ellerinde bulunan belediye ÅŸirketlerinin özelleÅŸtirilmelerini de anlamak mümkün deÄŸildir. İDO, İETT, İGDAÅž gibi oldukça karlı ÅŸirketlerin öncelikle fiyatlandırma politikalarını gözden geçirmeleri gerekmektedir. Bir baÅŸarı ölçütü ya da fiyatlandırma konusunda bir kural aranıyorsa, kamu hizmetinin kar güdüsüyle yapılamayacağı evrensel kabulüyle, bu kuralın sıfır kar olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Hükümetin küresel finansal krizin olumsuz etkilerini hafifletmek adına attığı adımların beklenen faydayı saÄŸlayamadığı iÅŸsizlik rakamlarıyla ortaya çıkmıştır. Özel sektör mantığı içinde oluÅŸturulan politikalardan baÅŸka bir sonuç zaten beklenemezdi. Otomotiv sektörüne destek adı altında güçlü lobilerin baskısına boyun eÄŸen hükümetin burada almaktan vazgeçtiÄŸi vergi gelirleri ile binlerce iÅŸsize iÅŸ bulmak olanaklıyken, hükümetin istihdama yönelik tek politikasının TOBB üyelerinden birer kiÅŸiyi iÅŸe almalarını bekliyor olması devlet ciddiyetine yakışmayan bir garip öneridir. Üretim artarken istihdam gerilemekte, ancak Türkiye’nin havası, suyu, toprağı da olanca hızla kirlenmektedir. Belli ki, bu hükümet döneminde Türkiye’nin küresel iÅŸbölümünde üzerine aldığı rol en kirli ve tehlikeli sanayileri ülkeye sokuÅŸturmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Harcanan milyarlarca dolarlık teÅŸviÄŸin, desteklemenin sonunda elimizde avucumuzda kalan daha da yoksullaÅŸmış bir halk ve toprağı, havası, suyu kirlenmiÅŸ bir Türkiye.

Sistemi krize götüren kapitalizmin ta kendisidir ve kapitalist sistem ortadan kalkmadan bu çifte krizden çıkmanın bir yolu yoktur. Ancak zamanımız sınırlı, küresel ısınmanın döndürülemez noktaya gelmesine çok az zaman kalmışken iyi niyetli iyileştirme çabalarına destek olunmalıdır.

“YeÅŸil Yeni Düzen” adı altında sunulan politikalara da YeÅŸiller olarak bu açıdan bakmamız gerekmektedir. Evet, sorun sistemin özünde, bu tüketim ve üretim modelinin kendisinde. Ancak, bugün atacağımız birkaç adım ekolojik kıyamet öncesi hem bize zaman kazandıracak, hem de özlediÄŸimiz dünyaya ulaÅŸtıracak yolu kısaltacaktır.  YeÅŸiller Partisi olarak, kimi kapitalistlerin elinde bir hakla iliÅŸkiler unsuru, “yeÅŸil göz boyamacılık” aracına indirgenmiÅŸ YeÅŸil Yeni Düzen kavramının içeriÄŸini belirlemek ve bunu talep etmek zorundayız.

Yeşiller Partisi olarak son küresel ekonomik ve ekolojik krizle daha da artmış olan işsizliğe ve yoksulluğa çare olarak şu politikaları öneriyoruz:

1- Son derece anti-demokratik bir uygulama olan “Mali Kural” acilen yürürlükten kaldırılmalı, bütçe harcamaları için bir kural aranıyorsa bunun iÅŸsizliÄŸi ve yoksulluÄŸu en aza indirmek olarak belirlenmesi gerekmektedir.

2- Tüm dünyada ekonomide kamu kesiminin payı artarken, özellikle belediye ve kamuya ait işletmelerin özelleştirilmelerinin iktisadi ve insani hiçbir mantığı yoktur. Kamu hizmetlerinin kar/zarar ekseninde belirlenmesine bir son verilmelidir. Kamu kesimi önemli bir istihdam kaynağıdır.

3- Bir yanda sayıları yüzbinleri bulan işsiz öğretmenler, bir yanda öğretmensiz okullar, kalabalık sınıflar. Durum sağlık sektöründe de farklı değil. Eğitim ve sağlık sektöründe açılacak yeni kadrolar sayesinde toplumun eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırıldığı gibi nitelikli işgücünün istihdamı da sağlanmış olacaktır.

4- Türkiye’nin rüzgar ve güneÅŸ enerjisi potansiyeli ortadayken, tüm dünyanın terk ettiÄŸi, bu yönde adımlar attığı bir dönemde hükümetin yeniden alevlenen nükleer santral projesini anlamak mümkün deÄŸildir. Hükümet özendirecekse, daha güvenli, daha temiz ve yöre insanının yaÅŸam standardını yükseltecek yenilenebilir enerji projelerini teÅŸvik etmelidir. Bilimsel çalışmalar göstermiÅŸtir ki, birim maliyetle en fazla istihdam enerji kaynağı rüzgar ve güneÅŸ gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.

5- Enerjiye harcanan para ve enerji kullanımındaki verimsizlik gözönüne alındığında, enerji verimliliğine yönelik atılacak adımların aciliyeti ortadadır. Devlet, istihdamın yoğun olarak kullanıldığı ancak krizle beraber durgunluğa girmiş inşaat sektörüne ve konut sahiplerine vereceği destek ile bir taşla iki kuş vurma şansına sahiptir. Kamu binalarından başlayarak tüm binaların ısı yalıtımının belirli bir süre içerisinde yapılması zorunlu kılınarak hem işsize iş yaratacak hem de enerji verimliliğini artıracaktır.

6- Yine, deprem kuÅŸağında yer alan bir ülke olarak Türkiye’de kamu binalarından baÅŸlayarak tüm binaların belirli bir süre sonunda depreme karşı güçlendirilmesi hem inÅŸaat sektörüne ihtiyaç duyduÄŸu desteÄŸi verecek hem de olası depremlerde can ve mal kaybını asgariye indirebilmeyi saÄŸlayacaktır. 

7- Ülke tarımının geldiÄŸi nokta son derece yükselmiÅŸ et fiyatları ile ortadadır. “DoÄŸrudan Gelir DesteÄŸi” ile tarımsal üretimi tasfiye eden hükümetten biran önce bu politikasını deÄŸiÅŸtirmesini talep ediyoruz. Küçük ölçekli, organik tarım hem ekolojik dengenin korunmasını, tarımda çalışanların gelirlerinin artmasını ve toplumun saÄŸlıklı besinlere ulaÅŸmasını saÄŸlayacaktır. Bu konuda devlet, kamu kurumları ile devlet ve özel kesimdeki okulları, yurtları, hastaneleri vb. yasal zorunluluk olarak yemeklerinde organik tarım ürünleri kullanmalarını ÅŸart koÅŸmalıdır. Yaratılan sürekli talep sonucunda arz da artacaktır.

8- Yerel ekonomiler güçlendirilmeli, ülke özellikle tarım konusunda kendine yeterli durumuna tekrar getirilmelidir. Kırsalda yaratıcı kooperatif tarzı örgütlenmeler eliyle ekolojik dengeyi gözeten üretim canlandırılmalı, kırsaldan kente zorunlu göçü tersine çevirecek projeler uygulanmalıdır.